Sacimda gunun sabahtan uzerime sinmis puslu kokusu... Ben ne zamandir demek istiyorum: Bir film izledim, hayatim bogazimda dugumlendi. Bir film izledim, ne siyasi yonu ilgimi cekti, ne tarihi yonu. Filmde bir kizin ailesini birakip yabanci diyarlara gidisiydi anlatilan. Sanki Morrison, "People are strange"i bu hikaye icin soylemisti. Baskalarina sarilmak, onlarin onyargilarindan korunmak, cabalamak, didinmek, yorulmak cok yorulmak... Sonunda eve donus... Fakat oyle bir gitmissin ki, evin neresi unutmussun. Evin, artik senin icin bir siginak olmaktan cikmis, nihayetinde yine baska diyarlarda kendine ev kurmaya gitmissin. Giderken sana el sallayanlar eksilmis, sen yine de gelememissin. Sessizce, yapayalniz goz yasi dokmus, kimseye soylememissin.
Hayatta, derdine derman olacagini sandigin seyin, aslinda ne dertle ne dermanla ilgisi olmadigini gormek ne uzucu. Yani... Artik bir seyler degismis. Istesen de donus yok.
Girdigin yolda, sessizce aglamaya, derman olmasini istedigin, ama ellerinden bir sey gelmeyecegini bildigin insanlari uzmemek icin, saklamaya, gizlemeye devam edersin.
Bir sarkida, bir siirde, bir filmde baskalarinin gozyaslari ile cozulur dugumun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder