2.2.09

building a snowman for human rights



Facebook'ta Af Örgütü üyeleri hemen bir etkinlik yapıvermişler. Tanrım ne kadar da kolay her şeyi "İnsan Hakları"laştırmak.: Build a snowman for Human Rights.


Neyse efendim, ben kar seven bir insan değilim ne yalan söyleyeyim. Çocukken İzmir'e kar yağmıyor olduğu gerçeği beni en derinden sarsan şeydi, o Noel büyüsü, biricik çocuk eğlencesi, beyaz pamuksu karların zevkine varamamak kadar acı bir şey olamaz bir çocuk için. Ya da gerçekten (gerçekten kastım iki santim kalınlığında olmayan, ulaşımı etkileyebilecek kadar çok) kar yağdığındaysa hasta olmanızdan endişe duyan bir annenin kontrolünde pencereden bakmak o bembeyaz sokağa... Gerçekten içimi burkabilirdi bunları hatırlamak. Fakat ben dört senemi Ankara'da, bir senemi de İstanbul'da geçirip daha ilk andan itibaren kara doydum. Meğer tamamen ilüzyonmuş kar kavramı benim için. Bir kere öyle pamuk gibi değiller. Vıcık vıcıklar, çamura dönüşüyorlar, çamurlu buz oluyorlar hatta. Kayıp oranı buranı acıtıyorsun. Elime alayım kar topu yapayım desen ellerin buz gibi oluyor. Ya da eldivenler ıslanıyor. Yok yok, kar bana göre değil. Ben sanmıştım ki, pamuk şekere benzetip bir gün tadına bakabileceğimi umduğum bulutlar gibi, karda da sihirli bir şeyler var. Hava soğuktu ama kar soğuk değildi, ıslatmazdı. Sadece beyazdı o, köpükler gibi tıpkı. Değilmiş, çok yanlış hayal etmişim.


Kar ile ilgili güzel olabilecek tek şey kar tatili bence. Tıpkı şu anda, Londra'da olduğu gibi.


Yıllar önce Londra ile ilk kez tanışmamı sağlamış WOW (Window on the World) kitabındaki The Search karikatüründe, Londra'ya giriş bilgisi olarak, kış vakti havanın 4'te karardığı ve kışları karlı geçtiği yazıyordu. Buraya ilk geldiğim zamanlar, kadim dostumla yürürken, kar hadisesini sormuştum. Kendisi yeryüzünde gördüğüm en ateşli insandır, cıbıl cıbıl gezer, yine de sıcaktır; bense yirmi beş bin kat giyinip lahana gibi yuvarlanırken buz gibiyimdir. Neyse efendim, bana "Ne karı yahu, iki gıdım bir şey yağıyor" demişti. Koskoca WOW bilgisi mi, arkadaş deneyimi mi? Bu büyük çelişkide, kabul etmedim, Londra'ya kar yağmadığını. Şaşırtıcı bir biçimde, gelişimin daha birinci ayında kar yağdı buraya. İçimden "Biliyordum!" çığlıkları attım, sevindim. WOW bana yalan bilgi vermezdi, biliyordum. Sonraki dönemlerde de Brit arkadaşlarla konuşurken anladım iki bilginin de hakikat payı olduğunu. Meğer Londra'ya kar yağarmış lapa lapa. Bizim kuşağın çocukluğu kar anıları ile doluymuş. Sonra bir gün durmuş. Hepsinin tepkisi buydu: "Bir gün kar durdu ve bir daha eskisi gibi yağmadı." Yok yok bunun ardından bir Tim Burton filmi gelmedi. Onun yerine, şu anda Londra'da hayatı durduran bir kar fırtınası ve tatili geldi. Yıllar sonra.


Dün Covent Garden'da Natalie ile buluşmadan önce etrafta gezinirken dökülmeye başlayan karla içimi bugüne kadar hiç duymadığım bir kıpırtı kapladı. Londra ve kar, kar ve Londra. Bir de ben. Bir de pazar akşamı ıssızlaşan sokaklar. Thames. Işıklar. Kırmızı kiremitler. Her şeyin ince bir beyazlıkla kaplayışını gördüm. Soğuktu kar, her zamanki gibi. Ama ben her zamankinden farklı olarak daha çok yürümek, oynamak, çocuklar gibi eğlenmek istedim. Kaçırdığım bir Noel'i yeniden yakalama fırsatı gibi bir his.


Buluşacağımız lokantayı bulmaya çalışırken, yüzümü tamamen kapatacak kadar hızlanan kar, sanırım dün geceden beri durmadı. Ve bugün ne bir otobüs çalışıyor, ne kütüphaneler açık. Daha da fena olacakmış diyorlar. Ben halimden memnunum, hatta ev arkadaşlarımla köşedeki barda biraz demlenelim bile diyoruz.

24 senenin ardından, Londra bana karı sevdirdin ya, bravo!


Bakınız bu da, nasıl bir karmış o öyle diyenlere, evimizin bahçesinden saatler öncesine ait bir kar manzarası.

2 yorum:

http://about.me/goksenc dedi ki...

coook kiskandim o guzel manzarayi, tum hava durumu kehanetim yerle bir oldu!

bir de utanmadan tatil etmisler her yeri (:

Gina Braun dedi ki...

haha, görsen, sanki kar diye bir kelime sözlüklerinde yokmuş gibi davrandılar. londra'da izmirli tribi:D ama tatil baldan tatlıydı doğrusu ne yalan söyliyeyim:)