Lütfen... Lütfen... Birileri Pogge denen adamı sustursun, elini kolunu bağlasın yazı yazmasın... Bir gün ya kendimi keseceğim, bu adamın bu kadar sığ konuşup, adının filozof olarak geçmesi ve nice yüksek mertebelere gelmesinden ötürü (yamulmuyorsam, Yale'de kendisi şu anda. Öncesinde de Columbia'daydı...), ya da bir kez daha bir konferansına denk gelirsem boğazlayacağım.
Kısacası, beni sinir krizinin eşiğine getiriyor bu adamı düşünmek. Neden mi? Buyrun size bir kuple:
"Confronted with such facts, citizens of the rich countries may concede that we affluent should do more to help the poor. But most see this as a demand of humanity or charity - not as a demand of justice and certainly not as a moral duty imposed on us by the human rights of the poor. As the US Government declared after the Rome World Food Summit: “The attainment of any ‘right to adequate food’ or ‘fundamental right to be free from hunger’ is a goal or aspiration to be realised progressively that does not give rise to any international obligations.”"
Ve bir de:
"Are the rich countries violating human rights when they, in collaboration with Southern elites, impose a global institutional order under which, foreseeably and avoidably, hundreds of millions cannot attain “a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care” (Universal Declaration of Human Rights §25)? The Declaration itself makes quite clear that they do when it proclaims that “everyone is entitled to a social and international order in which the rights and freedoms set forth in this Declaration can be fully realised”"
Şimdi diyebilirsiniz ki, "Ay bu çocuk iyi niyetli, niye kızıyorsun?". Kızıyorum kardeşim, çünkü meselenin fazilet, ahlak gibi şeylerle çözüleceğini bekleyen profesöre, "Yavrucum sen hiç mi felsefe okumadın, hadi felsefe okudun tarih mi okumadın, hadi tarih de okudun bu iki arasındaki bağlantıyı mı kuramadın, e madem anlamadın sen bunları, nasıl geldin buralara?" diye sorarım ben. Konferansta da bahsini ettiği, fazileti, ahlağı, "Nihayetinde İslam ve Hıristiyanlık'ın ortak noktaları var ahlaki olarak, illa savaşmaları gerekmiyor, ben buldum, aklımla bildim, en birinci ben oldum" tavırlarına, "Geri dön, Ortaçağ iki kavşak önceydi." demek istiyorum. Alttan alta, ahlak, faziletle manevi boyutlara indirdiği kaynak ve gelir dağılımındaki eşitsizlik, nedense uhrevi bir yöne işaret etmeye eğilimli gibi duruyor. Tamam, fakirlik insan hakları ihlali, çok afili bir laf ve belki bunu, ister Kuzey deyin, ister Batı deyin, kısaca maddi düzeyde belli bir seviyeye gelmiş bir toplumdan gelen birisinin söylemesi dikkat çekiyor. Ancak bence, hala neden birileri zengin birileri fakir kalıyor, bunu değiştirmek için neler gerekir, bu sistemde neler eksikti, nelere fırsat tanımıyor gibi sorunların adını koymadan, Papa tavırlarıyla ahlak dersi veren bir adam profesör olmasın, Yale'de Columbia'da bulunmasın. Çünkü ahlak ve diğer tüm manevi kurallarımız, sadece yaşadığımız sistemin üretimi, bir kaç iyi niyetli insanın, maddi yardım çağrısı ile ne dünyadaki eşitsizlikler çözülür, ne de ahlak kuvvetlenir.
Üstelik şunu sormaktan özellikle kaçıyor, Pogge, madem Batı/Kuzey aşırı zenginleşti, refah düzeyi tavan yaptı (ki sömürgeciliğe yaptığı atıftan tarih bilgisinde pek sorun yaşamadığını görüyoruz), şimdi bu düzenin yarattığı fakirliği adaletsiz buluyorken, bunu kaldırmaya yönelik çalışmaların, olur da başarılı olur ve dünya daha eşit kaynak dağılımına sahip olursa, O Batıyı Batı, Kuzeyi Kuzey yapan unsurlara ne olur? Zenginlik, hegemonya, adalet, İnsan Hakları... Bunlardan bahsedebilir miyiz?
Kısacası şunu eleştiriyorum: İlk önce gereksiz bir şekilde vicdanı hedefleyerek yapıyor yapacağını Pogge, bu bir bağış gibi algılanmamalı diyip, adalet ve ahlak gibi yine merhamet, acıma duygularına hitap ediyor. İkincisi, Dünya Bankası/UPF sistemini eleştirirmiş gibi gözüküp, bunun yapısal bir analizine girmiyor, Batı'nın hala daha bugün nasıl bağımlı olduğunu görmüyor bu eşitsizliklere. Ve hatta merak ediyorum, mevcut kriz durumunda böyle "adil", "eşitlikçi" ve "insancıl" taleplerde bulunacak mıdır Pogge? Yoksa giderek yükselen uhreviyet dalgasına kapılır, dinlerarası diyolog tezine mi iyice dönecektir. (Ayrıca, İslam ve Hıristiyanlık ortak bir zeminde buluşabilir demek bile, iyi niyetten öteye, Medeniyetler Çatışması tezinin [yani bugün dünyada olan çalışmanın medeniyet farklılıklarından kaynaklandığının] bu kişi tarafından kabul edildiği, sadece çatışmalarına gerek olmadığını, bu dinlerin öncelikle ortak "Tanrı"ya inandıkları, benzer şekilde, hırsızlık kötüdür, insan öldürmek kötüdür gibi ahlaki zemini olan inanç sistemleri olduğunu söylemektir. Ki bence Medeniyetler Çatışması tezini tartışmadan, bu bir veriymiş gibi tüm her şeyi üzerine inşa etmesi rahatsızlık veriyor. Bu veriymiş gibi kabul etme de Pogge'nin tüm yazılarında görüp rahatsızlık duyduğum bir diğer özelliği zaten.)
Bu ikiyüzlü ve mesnetsiz iddialarla dolmaması için akademi, nolur susturun şu adamı. Lütfen... Ya da bana sabır verin, yoksa dayanamayacağıııım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder