13.8.08

"İlhan İrem vardı, ona noldu?" diyen araştırmacı blog yazısı...

Imeem'i keşfettim, Aslıberry sağolsun, oğlu ile hikayelerini yazarken, biz sevgili (kendi kendime ne güzel sıfatlar veririm böyle üstü kapalı) okurlarına gönderdiği şarkılar sonunda, beni Last.fm harici bir şey kullanmaya teşvik etti.
Aslında Last.fm'deki Türk pop müziği sıkıntıları temel neden. Üstelik Imeem'in müzik dinleme aparatı da daha güzel. Genel görünümünü, görünüm değiştirebilmeyi, blog tutabilmeyi, fotoğraf albümlerini, kısacası bu küçük Facebook havalarını sevdim. Herkeşler gelse keşke, hep beraber Imeem dinlesek.
İlhan İrem'in çocukluğumdaki "Yer değirmenlerine karşı don kişot muyuuum?" diye şarkı söyleyen imajını beynimin dehlizlerinden çıkarıp getirecek bir teknoloji yoksa da, anımsayabilmek için, sesini Imeem playlistlerinde duymak yetiyor. Üstelik, Beirut'u, Oi Va Voi'u, Ruhi Su ve İlhan İrem ile birleştirebildiğim bir liste hazırlayabilmenin konforu da cabası. Sonra Teoman dinlemeyi sevdiğim günleri hatırlamak... Üstlerinden nerede ise 10/15 yıl geçmesine, çocukluk şarkılarımın klasikleşmelerine hayretle baktım. Şimdi anlıyorum, annemin "Ben çocukken..."li cümlelerindeki anlamı. Küçücük zihnimde annemin miniklik halini gözümün önüne getirmeye çalışırdım da küçük bir beden üzerine şimdiki kafasını koyabilirdim ancak. Kendimi peki ne kadar çocukluk halimle düşleyebiliyorum ki, ne kadarını geleceğe taşıyabileceğim ki...
İşte böyle, bir müzik dinleyeyim derken, yaşadığım garip nostalji halinin tarif edilemezliği oluverdi bir anda Imeem. Çocukluğun ve geçmişin sınırlı tanıklığı. Neyseki artık teknoloji ile daha kolay pek çok şey, böylece buluveriyoruz kendimizi klasikler arasında, bize hala çok tanıdık gelen imgelerle. Bulup yeniden o günleri yaşıyor ve yine de anlatamıyoruz. Olsun ben buna da razıyım.

Hiç yorum yok: