Anneanne ve babaanne topraklarında, yediklerinizi içtiklerinizi hesaplamayı katiyen kesmeniz, tüm estetik kaygılarınıza son verip onların egosunu tatmin edinceye kadar yemeniz gerekir. "Ben"in saygıda büküldüğü ender yerlerdendir. Toplumsal feda kültürünün bir parçasıdır hatta bu ritüel.
Ömrü hayatınıza böyle bir gün sığdırmadan önce yapılması gerekenler:
- Bir hafta boyunca, aç kalmayacak ancak o büyük güne hazırlanmanızı sağlayıp tek bir günde tüketeceğiniz miktarın bir haftalık ihtiyacınıza dengelemesini sağlayacak kadar az yemek,
- "O gün" öncesinde aynaya bakma ve egoyu ağırlaştırma çabalarına hız vermek ki tek bir gün kendinizi "insan-dışı" hissetmenize neden olmasın,
- Aile bireylerini sizi, bir daha böyle bir şuursuzluk yapmayasınız diye, engelleme yolları konusunda eğitmek (bkz. planlı çalışma, eve ödev getirmeme ve diğer tüm düzenlilik ilekeleri),
- Aile bireylerinin, o günün etkisini atlatmanıza yardımcı olmaları için uzun bir süre yemekten bahsetmeyi kesmelerini ve meyve tabakları eşliğinde sağlıklı sindirim günlerinizde size eşlik etmelerini sağlamak.
O gün atlatıldıktan sonraki süreç aslında en kolayı. Kendilerini inançları uğruna kırbaçlayıp acı ile başedenlerin maneviyat düzeyine ulaşıveriyorsunuz, tüm hayatları sizi beslemek olan iki insanı memnun ederek. Bir günlük damak tadı bombardımanı da yanınıza kar kalıyor. Nasılsa siz bir daha asla kendinize bir gün içinde omlet, kek, köfte, mantar, ıspanak, yaprak dolması, biber dolması, balık, enginar, salata ve meyveden oluşan bir gün geçirtemeyeceksinizdir, isteseniz de. Ancak en keyiflisi, iki kişi arasındaki gizli rekabeti, yemeklerin tadında tuzunda bizzat görebilmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder