30.6.10

Ah bu delilik...

Bu aksam sesi kisik bir radyo gibiyim, gurultunun icinde, kendisine calan, unutulmus, duyulmamis bir radyo. Sarkidan sarkiya atlayabilirim, cok neseli calabilir, cok uzucu anilari hatirlatabilirim, ama hepsini bir ben bilir, bir ben dinlerim.
Yorgunlugum, "ondan" degil, kendimden. Cok oncesine, anaokulu yillarima kadar giden bir yorgunluk, bu.
Anaokulunda asik oldugum kisinin, fiziksel de olmak uzere canimi acittigi, sonra bu sacmalama hallerinin sebebi olarak beni gosterdigi zamanlardan beri, kendim ettim kendim buldum, yanlis secimlerle yaraladim kendimi ve yaralamaya da devam etmekte israrciyim, simdi oturmus bunun sorgulamasini yapiyorum.
Gecenin karanligi, havanin durgunlugunda, zilyonuncu kere kabul ediyorum, gelecegimdeki yalnizligimi.
Napalim bu da varmis.
Cilali imaj devrinde kimilerinin aynaya yalniz bakmasi, insanlarin iliskilere dair sorunlarinin hepsini, tek basina sirtlanmasi gerekirmis.
Piyango bana vurdu.

Hiç yorum yok: