4.4.10

Flowers in April

Gozumu actigim yorgunluk hali, gunesli pazarlerin tembelligi, sari koltugun rahatligi... Televizyon onunde pineklemek pazar gunu sporum oldu bilmiyorum.
Acik pencereden mavi gokyuzu siziyor.
Turkiye'den getirdigim defterde 2007 senesine ait notlar: Uluslararasi Guvenlik Politikalari - her seyi okuyup bitirip cozebilecegimi sandigim gunlerden-, telefon numaralari -artik, belki de hic aramadigim-, kardesimle yaptigim Interrail plani -Zaytung cigerimi okumussun-, Koc'taki yuksek lisanstan okuma notlari -hala inaniyormusum cok okuyanin adam olacagina-...
Meger yasamdan istediklerim ne kadar basitmis. Onca okumadan, sabahlamadan, stresten sonra, biraz sari biraz mavi degdi mi gunume, cimlerde acan papatyalari gordum mu ben mutluymusum. Kim bize cok karmasik seyler istersek mutlu olacagimiz yalanini soylemis.
Kimse anlatmamis bana, aslinda kosar gibi yaparken oldugumuz yerden hic kipirdamadigimizi. Bir noktaya sabitlenip kendi etrafimizda donerken, geride kalan her sey sabitmis zannettigimizi.
Meger o kadar cok sey kacirmisim ki bunca zamanda... Cocuklugumdan beri istedigim seylerin hala icimde ne kadar buyuk yer ettigini anlamamisim. Salsaya baslayincaya, yoga ile tekrar ugrasincaya kadar da anlamazmisim bunu. Simdi oturdugun yerden halledemeyecegin seylerin mucadelesini vermeyi ogreniyor bedenim.
Unuttugum seyleri hatirlamaksa yeni hedefim... Ama keske biraz daha sicak, biraz daha mavi, biraz daha sari, biraz daha hizli olsa hayat...

Hiç yorum yok: