9.12.09

one flight down

Norah Jones'un ince ince isledigi harika bir sarki degil midir, One Flight Down? Ben ilk duydugumda, "there is a song on love..." diye devam ediyor sanmistim. Halbuki, "there is a song on low"mus. Derken kimi zaman her iki haliyle de soyledim bu sarkiyi.
Bu gece de o ayrimin onemi pek kalmamis gibi... Elimdeki kestanelere bakiyorum, kis geldi, kizarmis kestanelerin elimi yakmasindan anliyorum. Icime biriken su kokunun huzur vermesi gerekirdi, vermiyor. Pek cok seye inanmis olmayi istiyorum, cunku belki o zaman su anki durumdan cikmaya/cikabilecegime dair bir umut olurdu, Noel Baba'ya inansam yilbasindan medet umardim, tanriya inansam dualardan. Sonra uykuma donerdim. Oysa su an kayboldum, kizarmis kestanelerin kokusunda.
Elimden bir sey gelir mi, gelmeli mi, yoksa birakip gitmeli miyim bilmiyorum. Ve bu belirsizlik kalbimi kiriyor. Ustelik tam da martilar gondermistim yabanci bir elden sacilan umut kirintilarina. En uzucusu de, kizabilinecek tek bir kisi bile yok. Kimsenin, ne benim, ne de bir baskasinin sucu degil olanlar. Hayat...
Butun Turk pop literaturune baksak, su durumu ozetleyecek milyonlarca cumle cikar, hayat beni neden yoruyorsun'dan baslayabiliriz mesela.
Biraz daha kolay olsaydi her sey, azicik istedigim gibi olsaydi.
Biraz keyfini surseydim.
Ama en azindan artik biliyorum...
Kahve fallarinin dogru ciktigini.

Hiç yorum yok: