16.11.09

Ayik

Garip rutinlerimin arasinda kalan bos zamanlarda, sahte bir enerji ile kendimi eglendirecek zaman yaratmak sanirim son zamanlardaki yegane bos zaman aktivitem. Ev ahalisi ile sarhos olmak, yoldan cikmak pek keyifli. Lakin tum bunlarin sonucu sarhos kafa ile bloga yazi yazmamak gerektigidir.
Zira, ne dediklerinizin bir anlami var, ne soylemek istediklerinizi anlatabilecek bir dil var o anda.

Bundan bir onceki yazi da bunun kaniti gibi blog sayfamda bir abide olarak duracak, duracak ki ben bu kurali unutmayayim, anin heyecanina ve kendi kontrolsuzlugume kapilmayayim.

"Bu gece ay,
gerçekten gözyaşı anlamına gelecek kadar
bir inciye benziyor.
Bu fön rüzgarında buna
hiç şaşmamak gerek.
Bir an kalbim durdu,beynim
buharlaştı gibi oldu...
Sakın düşme, ey Ben!
Seninle birlikte dünya da çöker,
ayrıca
Beethoven sen yaşarsan yaşıyor!"

Yine de kendimi bu kadar canli hissedebilmemin sebebi uzun zamandan sonra buna nihayet hazir olmam mi, yoksa etrafimdakiler mi bilmiyorum, ama Beethoven hatrina bu duyguya onu birakmaksizin sariliyorum.


Hiç yorum yok: