22.4.09

Too many guys think I'm a concept, or I complete them, or I'm gonna make them alive.

Insanin derdinin boyunu asmasi, asan derdin icte hapsolmasi, bir telefon uzakliginin asilamayacak kadar uzak olmasi, hayatin nice cilvelerinden bir kacidir, galiba.
Hayatimda saglamaya calistigim sey, hep iletisim oldu, karsiliklilik ilkesi cercevesinde. Bir keresinde eski bir erkek arkadasim, "Sen iletisime inaniyorsun, ben inanmiyorum, aramizdaki fark bu." demisti. Ben en iletisime inanmadigim donemde bile, susup icten ice aci cekmektense, oturup konusmayi, elimde somut bir seyler olmasini tercih ettim. Hayatimin bir yerinden sonra da, her konusmasindan sonra, "acaba ne demek istedi" ikilemlerine beni  mahkum eden kisileri hayatimdan cikardim, gonullu veya gonulsuzce.
Fakat hayatimda kendimi bu kadar icinden cikilmaz bir durumda bulmamistim sanirim. Agzimi acsam dert, acmasam dert. Bencilce kendimi dusunmek ile, bensizce baskalarini dusunmek arasinda gidip geldigim su gunlerde, kalbimin sesi, beynimin sesi ve bir de susmak bilmeyen vicdanim bana fazla agir geliyor.
Halbuki, onumde koca koca teoriler var tartismam gereken. Fikirlerim de var, fakat beynimin bir yarisi otekisinin sesini bastiriyor, kendimi takipsiz dusuncelerin pesinde ayri boyutlarda buluyorum.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind'da Clementine'i isyan ettiren ilahlastirilmis kisiler fikrine bizzat ben de karsi olsam da, hepimiz aslinda biraz Joel gibi, her seye ragmen "I still thought you were gonna save my life... even after that" demeden edemiyoruz. En cok da bizi uzen bu oluyor, cunku kimsede aradigimizi bulamiyoruz.
Gerci benim icin, Eternal Sunshine of the Spotless Mind cok sanatsal kaciyor su anda, ben daha cok Turk filmleri ve Brezilya dizileri dolaylarinda dolasiyorum. Konu uzun, sikici ve gereksiz yere karmasik. Asimetri diz boyu, soylenmeyenler, yanlis anlasilanlar derken, her sey coktan cacik olmus.
Yine de aklima geliyor:
Joel: I can't see anything that I don't like about you.
Clementine: But you will! You know you will think of things. And I'll get bored with you and feel trapped because that's what happens to me.
Joel: Okay
Clementine: Okay
Okay? Nasil tamam olur her sey, tamam oldugunu nasil biliriz? Gitmemiz gereken anla, kalmamiz gereken arasinda, susmamiz ve konusmamiz gereken o kritik dakika arasinda ne gibi farklar var, ben sasirdim artik. Konusmak istedigimde, susuyorum. Bakmak istedigimde, basim onume egik. Baktiklarim, konustuklarim, benden saskin. Durum cikmazda.
Yine de ozlemledigim bir tamamlanmislik duygusu var hep aklimda.

Hiç yorum yok: