20.3.09

homesickness ve bilimum ozlemler

Homesick olmaya dilimizde sila hasreti deniyor, fakat benim icin gercekten de "home" kelimesinin cagrisimlari ile ilgili bir sey bu, siladan ziyade. Yani sila da denilebilecek toprak parcasini ozlemedim mi, ozledim. Fakat ayni sey degil bu, ben ailemi, evimin kokusunu, banyosunu, mutfagini, yazini, kisini da ozledim ve o eve girip cikmis, guldurmus, aglatmis, konusturmus, susturmus her seyi ozledim. Ne sila ne ev derken tek bir sehirdeki birimlerden bahsediyorum. Izmir'deki, Ankara'daki evlerim, kedim, ailem, arkadaslarim, ev arkadaslarim Ozlem ve Deniz... Hepsinin toplamina hasret benim icin homesickness.
Boyle gunlerdir icim kaynayan bir kazan gibi. Tasicam, tutuyorum, nereye kadar. Bir an geliyor, tum bu yukarda saydiklarim hicbir seye degisilmez diyorum, fakat ayagini hayatina gore uzatamiyorsun. Hep bir tarafin acikta.

Oysa suraya icimi dokmedigim surecte, Cenevre'ye gittim, uluslararasi organizasyon sistemi ile icimde bir baris imzaladim, dogumgunumu mukemmel bir sekilde gecirdim, yine cok sevdigim insanlarla, super hediyelerle. Gezdim, tozdum, sinema, dersler derken bu hafta basindan beri gozlerimi dolduracak derecede haddini asmis bir ozlemle karsi karsiyayim. Garip bir sekilde Bilgi Can ile konusmayi ozledim, sonra Emrah'i tum ignelemelerine ragmen ozledim, Goksen'le ilgili ozlemedigim bir sey bulamiyorum, Duygu yillardir benden uzakta olmasina ragmen gecen sene adamakilli zaman gecirememis olmamiz canimi acitiyor, Mayis gelsin bir ucak Duygu'yu getirsin diye bekliyorum.
Oyle ki bugun uzun zamandan sonra MSN'i actim, o da yetmedi, MSN Space'e girdim. Oraya yazdiklarimiz, resimlerimize baktim.
Ne cok degismisiz gordum. Bu gorunus ile ilgili bir degisiklik degil, fotograflarin kendisi bizzat degisiklik. Eskiden ne cok fotograf cekecek sey bulmusuz, adeta futursuzca, herkesle her sekilde her yerde her zaman bir ani saklamisiz kendimize. Bunu fark etmek aglamaya basladigim noktadir iste.

Gecenlerde Flickr'da 2005 senesinden bir Sozluk zirvesi resmime rastladim. Buyuttum, buyuttum, kendime baktim. Degistim mi, diye. Ve artik biliyorum: Degistim, cunku fotograflarimla zaman arasindaki oranti degisti. Fotograflarimla sevdiklerim arasindaki oran degisti.
Ve ben hem fotograf cekebilmeyi, hem de eski fotograflarimdaki sevdiklerimi istiyorum. Simarikca. Oyle simarikca ki, cocuklugumu hatirliyorum. 5 yaslarindayken hayalim evlenmeden, bir ciftlikte bir ton hayvan ve annem-babamla yasakti. Simdi ciftlikten vazgectim, kedimi istiyorum, annem ve babama ek, kardeslerimi, anneanne/babaannemi, dayim, amcalarim ve buradan-oradan toplayabilecegim kadar cok arkadasimi, sevdigim herkesi istiyorum. 
Bir insanin hayal dedigi seyin, sadece boyutlarinin degismesi ne tuhaf!

1 yorum:

Gökşen Ç. dedi ki...

Ya kıyamam, atla gel dicem diyemiyorum... Ben geleyim yanına desem, o da zor )):

Onca ders, sınav, tez hengamesine rağmen, ne yap et tadını çıkar kuzum oraların... Batı yakasında yeni birşey yok çünkü !

Öpüyorum seni !