Ders çıkışı, "bizim kızlarla" diyebileceğim kadar çok sayıda hem cinsimle, oturmuş biraları götürüyoruz. Dedikodular, yorumlar, eleştiriler, kişisel hikayeler, ilişkiler... İlişkiler! Sonuçta hepsi, her şey bir ilişki, ilişme, iliştirme türü. Arkadaşlardan birisine hoşlandığı bir oğlandan mesaj geldi, diğer bir arkadaş "hemen cevap verme, yarın cevap ver." dedi. Ah doğru ya, oyunlar, oyunlar. Saklanmalar, kovalamalar, kaçırmalar, yakalamalar... Hep eleştirip eleştirdiğim şeye dönüşebilme potansiyelimi dehşetle izlemişimdir ilişkilerimde. Belki sıradan, bilindik türden oyunlarla değil, ama kendi yarattığım türden oyunlarla. Sonra kütüphaneye geldim ve film izlemeye başladım... Hm. Becoming Jane geçti elime, tam da kafa dinleme, beyin boşaltma moduna uygun. Ya da... Düşünceleri farklı bir alana kanalize etmek diyelim. Auster v. Lefroy. Gizem v. Gizem.
Yapıp bozabilirim bu denklemi:
Gizem v. Gizem . Peki gerçekten bozulur mu?
Sanırım, adrenalin bağımlılığı ile ilgisi var bunun. Yapıp bozsan da, vardığın yerde yine kendini görürsün. Değiştirdim derken, ilk günkü gibi bulursun kendini. İstersin de öyle olmayı. Titremeyi özlemişsindir, minik planları, o minicik heyecanları.
Onlar merkez, sen çevresindir.
Şimdi istesen de toparlayamazsın atomlarını...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder