"sahane bir regency duzenlemesi icinde, hampshire'a ve jane austen'in jane austen olmadan evvelki hayatina konuk oldugumuz bir film. gercek hayatta thomas lefroy ve jane austen arasinda tam neler gectigini bilemiyoruz, ama jane, kardesi cassandra'ya yazdigi sayisiz mektuptan bazilarinda tom'dan ve flort edislerinden bahsediyor. filmin guzel hatirina bunun bir ask hikayesine cevrilmesi gerekli tabii, ama o meshur dans sahnesi basladigi andan itibaren, ki ben sahsen biliyorum ki, jane austen hic evlenmemis ve gencecik yasinda olmustur, benim icimi bir huzun kapliyor. bu is olmayacak! asik olmayin! kahretmeyin ekran basindaki izleyiciyi! ama dinleyen yok. yakisikli degil ama sempatik ufak tefek james mcavoy kiza karanlik bahce koselerinde sozler verdikce, gulucukler attikca, kacamak elini tuttukca icim daraliyor. oldular olmadilar. boyle bir ayrilik sevdaya dahil, gozyaslarimizi bitti mi sandin'lar. bir de hepsinin neticesinde, bir elizabeth bennet, elinor dashwood, anne elliot olamamak; jane olmak, kuruyup kalmak, gencecik yasinda olup gitmek var. cok korkuyorum be atam."
Cheja'dan alıntılanmış bir sözlük yazısı. Kendisinin ne derece koyu Jane Austen sever olduğunu bildiğimden, evde kişisel imkanlarla izleme fırsatı bulduğum "Becoming Jane" filminin üstümden geçip gidişini, beni bir taraftan huşu içinde, bir taraftan koskoca bir boğaz düğümü, mide spazmı, kalp yanması ile bırakmasının etkilerini, onda da görmek için sözlükte aradım yazısını. Ve buldum. Şimdi hissettiklerim daha da karışık. Bu yazı mı, yoksa film mi, depremlerin sebebi.
Jane Austen der ki; "We women do not forget you, so soon as you forget us ... this is our fate, rather than our merit. We cannot help ourselves. We live at home – quiet, confined. and our feelings prey upon us ... You have always a profession, pursuits, business of some sort or other, to take you back into the world immediately, and continual occupation and change soon weaken impressions." (Anne Elliot, in Persuasion)
Bilmem ne kadar doğru. Bir sevginin unutulmazlığı, değeri hangi kaidelerle çizilmeli. Çünkü çalışan kadınlar için bile ne derece mümkün unutmak, orası belirsiz. Kabul etmek gerek, "bir evin içinde dön dolaş aynı duygular, aynı sen"e göre bir nebze özgürleştiğimizi söyleyebiliriz kendimizi. Ama hayat hala kısa, insanlar hala ölüyor. Ve "gönlümüzce" yaşama şansımız pek de artmadı. Değil mi Jane Austen?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder