You Are Most Like Carrie! |
Romantic prediction: You'll fall for someone this year... Totally different from any guy you've dated. |
Sex and The City, eskiden belli belirsiz izlendiğini hatırladığım; ama, hiç izleyip kendimi kaptırdığım bir dizi olmamıştı. Hayatımın sonraki evrelerinde, artık başıma neler geldiyse, arkadaş sohbetlerinde bu diziye referans gönderilir olmuş, aklıma girmişti bir kere. Derken indirdim bir gün ilk bölümü. Bir bölümünü zor bitirdim herhalde. Etrafımda Sex and The City izlediğim bazı kişilerin yüzlerinde görmeye alışık olduğum ifadeler, bir de baktım Carrie'nin mimikleri, jestleri ve hatta gülüşleri. Uzunca bir süre atlatamadım herhalde bu şoku ve de izlemedim bir daha.
Ancak şu anda bulunduğum "dağbaşı üniversitesi" içinde kütüphaneden dvd alıp izlemekten iyi bir seçenek bulamadığım bir gün, elime geçen ilk, aklımı çelen tek görsel maljemeydi kendisi. Aldım izledim. Ve bir daha... Ve hala... Ara ara buldukça... Zaman kaldıkça. Kitabı da vardı zaten bende.
Sonuç: Gizli bir Sex & The City bağımlısı değilim, günlerimi de heba etmiyorum uğruna. Ama bir akşam 6 bölüm birden izlemişken, kendimi ve özellikle belli zamanlardaki kendimi görmek, tüm akşamki kafa karışıklığı, hislenmeler arasında gidip gelmeme neden oluyor. Üstelik, diziyi izlemeye başladığım zamanlardan bahsetmiyorum. Daha ismi bile aklımda değilkenki zamanlar bunlar.
"I feel sorry for Big. I really do, because if you think about it...I was the best thing that ever happened to him. Actually, I pity him. Because I get to walk away and be me and he has to walk away and stay him. Who wants to be him when you can be me? I'm smart. I'm funny. I was this thing. I was it. I was this magic moment. I was the abracadabra. I was totally the "poof" in the relationship. I've got more poof than he could ever have. Sometimes, I poof just hailing a cab. So, I guess it's better to know now so I can go poof someone else. Someone who deserves me... and not some screwed up, insecure guy who can't deal with a woman... who's got her act together. Now, I'm gonna end up deliriously happy and Big is gonna die old and alone...and I pity him. Really, I pity him."
Şuna benzer sayısız düşünce ve arkadaş boğma seanslarının ardından, yukarıdaki testi yapmamın bir anlamı yoktu, biliyorum. Ama ben daha izlemeden bir Sex and The City kızı olmuşum.(yazık mı desem?) Yine de bildiğim bir şey var. Asla asla ama asla, hareketlerini, mimiklerini ve nice özelliklerini kimliğimle özdeşleştirecek, arkadaşlarıma Samantha, Charlotte ve Miranda diye seslenip kendime de Carrie adını verecek bir sapkınlığa girişmem. Buradan İstinyePark'taki 4 kıza selam eder, benden uzak durmalarını dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder