11.7.08

Faşo nedir ula?

Hayatımız, hele ki Türk siyaseti, "Böyle puşt gibi, ibne gibi bir şey." olarak tanımlamaktan öte konuşamayacağımız olaylarla dolup taşıyor. Gündemimiz, "Ergenekon" dosyaları, gizli belgeleri, iddiaları ve iddianamesizlikleri ile işgal edilirken, bir tanımlayamama, taraf olamama, söyledikleriniz ile kimsenin gönlünü alacak basit sıradan atışlar yapamadığınızı mı hissediyorsunuz. Buyrunuz, tercümanınız. Yok, yok, korkmayın, bu bir gazete reklamı değil, bir mizah dergisinde basılmış, nice Türk sosyal bilimcinin söylemeyi beceremediği, hatta hiçbir şey söylemediği şu günlerde, çok şey ifade etmiş bir yazının alıntılaması. Kendisi şöyle başlayıp devam etmekte:
"Dergi olarak Ergenekon Operasyonu konusunda halkımızla aynı duyguları paylaşıyoruz.
Türkiye’de uzun zamandan beri bir iktidar kavgası yaşanıyor. Kavga derinleştikçe ülke bir siyasi çıkmazın içine sürükleniyor. En temel gerçeklerin üstü örtülüyor. Bütün bu karmaşadan bizim payımıza ise tek bir şey düşüyor: Korku.
Hepimiz korkuyoruz.
Parti kapatmaya karşı demokrasiyi savunmaktan korkuyoruz. Çünkü bu ülkede bir cephe, demokrasiyi savunanları tarikatçı, şeriatçı, AKP’li, Sorosçu olarak damgalamaya hazır bekliyor.
Emniyette, yargıda, eğitimde, medyada tarikat kadrolaşmasına işaret etmeye korkuyoruz. Çünkü bu ülkedeki diğer bir cephe tarikat kadrolaşmasına işaret edenleri darbeci, cuntacı, ergenekoncu, faşist olarak damgalamaya hazır bekliyor.
Ergenekon operasyonuyla umutlanmaya korkuyoruz. Çünkü hem malum cephe operasyonla umutlanan herkesi tarikatçı, şeriatçı, AKP’li, Sorosçu olarak damgalamaya hazır bekliyor hem de ortada sadece yandaş basına sızdırılan ve yalanlanan belgeler dışında net bir bilgi yok. Görünürde operasyon darbecilere karşı yapılıyor ama Marmaris’teki baş darbeciyle ilgili de, 12 Eylül’ün kararttığı milyonlarca hayatın hesabını sormak için de en ufak bir girişim yok. Savcılığın çalışma usullerinin ve gözaltına aldığı insanlara sordukları saçma sapan soruların verdiği ipuçları göz önüne alındığında; feci halde tongaya basmaktan, kurunun yanında yanacak yaşların sorumluluğundan korkuyoruz.
Ergenekon operasyonunu eleştirmeye korkuyoruz. Çünkü hem, her Ergenekon eleştirisinde kendini kaybeden cephe, elinde “darbeci, cuntacı, faşist!” damgalarıyla bekliyor, hem de gözaltına alınan isimlerin hemen hiçbirine kefil olmaya niyetimiz yok.
Tarafsız olmaya da izin yok. Taraf olmayanı bertaraf etmeye hazır bekleyenler, “bizden değilsen, muhakkak onlardansın” şiarıyla, olan biteni anlamaya çalışanları dahi suçlamakta çekinmiyor.
Yıllardır “en çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan şu günler” lafıyla uyutulan bizler, bugün belki de ilk defa “en çok ayrılmaya ve cepheleşmeye mecbur olduğumuz günler” yaşıyoruz. Bizim adımıza karar verenlerin ve vermek için teşebbüs edenlerin yaptıklarından biz bir bok anlamıyoruz. Ülkemizin bu günlerden en hafif zararla çıkmasını umut ediyoruz.
"
Bizi pek çok bilimsel makalenin, laf kalabalığından ve sonuçsuzluğundan kurtarıp yalın ve etkili bir şekilde, eleştiri getirdikleri, indirgemeci olmamayı başardıkları için tebrik ediyorum. Gerçekten de kaç tane yazı var, "İşte bu." diye ağzı damağınızda kala kala okuduğunuz. Benim birkaç tane sevdiğim yazar ve üstüne bir de Uykusuz'um var. Size de haftada tek doz tavsiye ederim. Afiyetle okuyunuz, efendim.

Hiç yorum yok: