15.5.08

Kamyonlar kavun taşır... (Aka Gina Panic and the Bible of the Dreams)

Ve ben hep düşünürüm. Seni, onu, bunu, şunu. Düşünür düşümde kaybolur, düşüncemi düşürürüm. Düşünce düş olur ve ben kapkara sulara gömülürüm.

Korkularım arttı bugünlerde, endişelerim de. Uykumun yoğunluğu da arttı, etkisi, gerçekliği, derecesi ve beni parmağında oynatma becerisi de.




İnsan kendi beyni ile mücadele etmeye başlamışsa, sorun kendisinde midir, beyninde mi? Çok farkında olmam mıdır, çok üstünü örtmem mi, rüyalarımda gördüklerimin çok içten korkularımı ayaklandırmasının nedeni.

Soruların ardı arkası kesilmeden, hizaya geçmesi ve hazır olda beklemesi tehlike işareti. Savaş var ufukta, görüyorum. Silahlanma zamanı, fakat hangisi en etkilisi, bunu nasıl bilmeli?




Gina Panic oluyorum. Elimde Rüyaların Kutsal Kitabı. Silahım bu. Üstelik tek silahım, bu.








Oysa bu değildi beklediğim, farklı yollara girmeyi denemiştim.



Ben "o" olmaktan korkardım, Korkmaktayım da hala.



Susmaktan korkmaktayım.



Kendimi susturmaktan.



İnsan kaç farklı şekilde susar, konuşmadan nasıl ifade eder, bunu düşünmekteyim şimdilerde.



Sustuğumda söylemediklerim, aslında söylediklerimin içinde yer almaz mı?



Anlatın rüyalar!! Neler söyler bu kız size sustuğunda? Anlatın, ama sadece bana.



Onlar anlamaz. Bilmezler söylenmeyenlerin dilini.



Ve aslında dilsiz olduklarını.






Ben dilsiz değilim, farklı bir şekilde ifade ediyorum kendime ve sizlere her şeyi. Çok gizli bir dille.



Korku ve rüyaların dili.

Hiç yorum yok: