Sinirlerim tepemde, Sarıyer merkezden bizim "dağbaşına" dönerken, sanki inadınaymış gibi "eskinin huzur veren" şarkısı... Oturup ağlasam diye düşündürttü. Meğer hep kendimizi soyutlamak istediğimiz insanlık, medeniyet, şehir üçlüsüne ne bağımlıymışız. İki asık surat, selam verirken gözünüzü yakalamaktan çekinen bakışlar, insanın sinir sistemi üzerinde tahrip edici etkilere nedenmiş.
Tepedeki çimenlikten, seyreyledince şu alemi, gördükleri insanın hoşuna gitmese de, karışıp gitmek isteyebilirmiş insan o karmaşaya.
Sorun tepedeki çimenlikte değil de, tepedeki çimenlikte de yalnız olmayıp insansız kalmaktaymış.
Çünkü tepedeki çimenlikte insanlar, şehri ve yaşamı unutmuşlar. Üstelik çimlere de basmazmışlar.
Oysa "kirlenmek güzeldir" tüketim kültürünün lafı olarak kalmamalı. Dokunmalıyız birbirimize, gözlerimiz değmeli birbirine, kızgınlığımız, sinirimiz, gülüşümüz.
Fazla hijyen, bünyeye zararmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder